Giriş yazısı için: Paris Pastaneleri
İlk yazı: Pierre Herme
Laduree, köklü bir geçmişi olan, Paris’in ziyadesi ile turistik bir çay salonu. Kendine has açık yeşil rengi ile dekore edilmiş salonu, yine aynı renk dekoratif pasta kutuları, cıvıl cıvıl makaronlarla süslü vitrini ve geçmişi ile bir klasik...
Bir değirmenci olan Louis-Ernest Laduree 1862 yılında Rue Royale’de ilk pastanesini açar. 1871’de Paris Komünü sırasında pastane yanar ve hemen sonrasında duvarları melek figürleri ile süslü, artık Laduree ile özdeşleşmiş açık yeşil renk ile yeniden dekore edilir. O zamanlar kadınların kafelere gitmesi hoş karşılanmazken, Laduree ve karısı “klasik Paris kafesi” ile “pastane”yi aynı çatı altında birleştirme fikrini uygulayarak Paris’in ilk “çay salonu”nu kurar ve kadınları da dükkana çekmeyi başarır.
Laduree’un üne kavuşması ise 1930 yılında Laduree’un torunu Pierre Desfontaines’in iki ince ve narin makaron bisküvisi arasına ganaş kreması dolgulayarak yarattığı tatlı sayesinde gerçekleşir. Aslında makaron, badem ve yumurta akı ile yapılan bir İtalyan bisküvisidir. 16.yüzyılda Kraliçe Catherine de’Medici tarafından Fransa’ya getirilmiştir. Dünyanın pek çok yerinde pek çok farklı yöntemle yapılıyor olmasının yanı sıra günümüzde “Makaron” denilince akla ilk gelen işte Desfontaines’in keşfi olan, Paris’te hemen her pastanenin vitrinini süsleyen bu minik, renkli, narin ve cazibeli tatlıcıktır. Laduree, 1993 yılında maddi zorluklar sebebiyle el değiştirmiş, Holder Grup tarafından alınmıştır. Paul pastanelerinin de sahibi olan Holder grup daha sonra Paris dışında, Cenevre, Londra, Tokyo, Dubai ve Monako’da da Laduree şubeleri açmıştır. Hala Desfontaines’in tarifi ile makaron üretmekte ve satmakta olan Laduree artık sadece bir çay salonu değil, aynı zamanda restoran olarak da hizmet vermektedir.
Fotoğraf altı notu :
Soldan sağa; Caramel a la Fleur de Sel (karamel), Cafe (kahve), Fleur d'Oranger (portakal çiçeği), Chocolat (çikolata), Petale de Rose (gül yaprağı), Fruits Rouges (kırmızı meyveler), Vanille (vanilya).
Makaronu icat eden Laduree olsa bile o artık Paris ile özdeşleşmiş bir tatlı. Hemen her pastanede farklı versiyonlarına rastlamak mümkün. Ama en iyi makaronu kim yapıyor sorusuna cevaben kimileri illa ki Laduree diyor olsa bile benim gönlümde Pierre Herme’nin makaronlarının yeri ayrı. İzninizle açıklayayım:
Aynı cadde (rue Bonaparte) üzerinde yer alan iki dükkanı da 15’er dakika ara ile ziyaret etme fırsatımız oldu. Bana göre Laduree şık olmasının yanında ziyadesi ile kibirli bir yer. Reçetelerini asla paylaşmıyor. Mesela” Laduree Tarifleri” isimli bir kitap çıkarmışlar ama içinde makaron tarifi yer almıyor. Dükkanın fotoğraflarını bile çektirmiyorlar. Yazımdaki fotoğrafların genelde dış mekana ait olması bundan. Ayrıca içerisinde tanımlayamadığım ve pek de hoşuma gitmeyen yoğun bir koku vardı. Biz gittiğimiz sırada dükkanın tam önünde bir kazı çalışması vardı. Kokunun bundan kaynaklandığını düşünmüştüm ama birkaç gün sonra gittiğimiz Champs Elysees’deki şubelerinde de benzer bir koku alınca bu kokunun Laduree ile bir ilgisi olduğu kanaatine vardım ki ne kokusu olduğuna dair en ufak bir fikrim yok.
Makaron çeşitleri söz konusu olduğunda geleneksel lezzetlerin dışına pek çıkmıyorlar. Oysa ki bu konuda Pierre Herme çok daha iddialı ve yenilikçi. Laduree’daki klasik lezzetlere onda da rastlamak mümkün ama bunun yanında sıra dışı lezzetler (misal foie gras veya beluga caviar), metalik renkler, ganaş veya yağlı kremanın yanı sıra kullanılan jöle ve marmelatlar da var makaronlarında. Herme, yazdığı pek çok kitabında adım adım makaron reçetelerini paylaşıyor, hatta sırf makaron çeşitlerine yer verdiği bir kitabı var. Taklit edilme gibi bir korkusu yok. İşletme olarak Herme benim gözümde çok daha güzel bir yer.
Makaron konusuna gelince... Öncelikle benim Türkiye’de yapma girişiminde bulunduklarımdan epey farklılar. Kurabiye kısmı çok çok ince... Oysa benimkiler nispeten daha kalın, daha sakızımsıydı, acıbadem kurabiyesine olan alışkanlığımızdan olsa gerek ben kalın halini de seviyorum doğrusu. Her ikisinde de kurabiyelerin üzerindeki ideal yumurta kabuğu inceliği ve çıtırlığı mükemmel. Kremalar asla ıslatmıyor kurabiyeleri. Görüntü ve renk cümbüşü ikisinde de çok başarılı ama fark kremalarında ortaya çıkıyor. Laduree’da yediklerim harika kremalardı ama Pierre Herme’de yaşadığım tecrübe anlatılmaz, yaşanır. Öyle ki makarondan minik bir ısırık alıyorsunuz. Siz daha çiğnemeye başlarken hissettiğiniz aroma lokmanızı yuttuktan sonra ağzınızda süren bir eğlence halini alıyor. Bunu nasıl beceriyor bilmiyorum ama sihir gibiydi.
Fotoğraf altı notu:
Sol üstten saat yönünde; Infiniment Caramel (karamela granüllerinden yapılmış makaron bisküvisi & tereyağlı karamelli krema), Pistache (yeşil fıstıklı makaron bisküvisi & fıstıklı, vanilyalı krema), Cassis (bademli makaron bisküvisi & ekşi frenk üzümü kreması), Montebello (renkleri itibari ile beklentimin düşük olduğu ama aralarında neredeyse en sevdiğim: ahududu marmeladı ile zenginleştirilmiş fıstıklı krema), Jasmine (bademli makaron bisküvisi & yasemin çiçeği + yasemin çayı içeren krema ... üzeri parıltılı metalik bir renkteydi hem görüntüsü hem tadı çok farklı ve lezizdi), Chocolat (kakaolu ve bademli makaron bisküvisi & saf Venezuella çikolatasından ganaş)
Not:
Pierre Herme 16 makaron içeren hediyelik kutu: 34 €,
Laduree 16 makaron içeren kutu: 20 €
Daha fazla bilgi için tıklayın:
Laduree şubelerinin adresleri ve makaron menüsü
Laduree internet sitesi
25 Ekim 2009
LADUREE & MAKARONLAR
yazan: hanimiş saat 23:17 7 yorum var
Kategori Paris Pastaneleri
15 Ekim 2009
PIERRE HERME
Giriş yazısı için : Paris Pastaneleri
Paris’te hemen her köşede bir pastane var. Şehrin kültüründe çok önemli bir yere sahip bagetler, kruvasanlar, kurabiyeler ve elbette pastalar. Bunların çoğu ya fırın olarak hizmet veriyor ya da çay salonu. Fırınların pek çoğunda klasik Fransız hamurişleri satılıyor, alıp gidiyorsunuz. Çay salonları ise oturup kahvaltı yapabileceğiniz, şık ve lezzetli pastanızın yanına kahve içebileceğiniz büyüklü küçüklü salonlar. Pierre Herme aynı zamanda hem bir şefin, hem de bu şefin ürettiği kendine has yenilikçi tatlı ve pastaların satıldığı butik bir pastanenin ismi… Fırın desen değil, çay salonu hiç değil… “Butik pastane” tanımının belki de en yakıştığı yeri hayata geçirmiş Pierre Herme.
Fransız şef Pierre Herme pastacılık dünyasının Picasso’su olarak anılıyor. En iyi malzemelerin en doğal şekilde kullanıldığı ürünlerinde esas fark yaratan unsur, alışılagelmedik farklı kombinasyonları çekinmeden denemesi ve pek çoğunda büyük başarı sağlaması. Klasik Fransız pastacılığını çok iyi biliyor, ama kuralları yıkmayı da.. Renklerden ve sürprizlerden korkmuyor. Pierre Herme capcanlı, çünkü hiçbir zaman stoklama yöntemi ile çalışmıyor. Her sene 2 farklı temada koleksiyon hazırlıyor. Kışın giden baharda giden ile aynı pastaları yiyemiyor. Adeta haute couture bir moda tasarımcısı gibi o sezon ürettiği lezzetler, belirlediği bir tema etrafında gelişiyor ve her tarifin öncekilerden farklı, kendine has bir yolculuğu, süreci oluyor. Dolayısı ile ortaya çıkan ürünlerin tek ortak yanı lezzetli olmaları oluyor… Bunun tek istisnası makaronlar. Onların da mevsime göre çeşitleri farklılık gösterebiliyor.
Herme, kariyerine 14 yaşında efsanevi şef Gaston Lenotre yanında başlamış. Henüz 24 yaşındayken Paris’in en köklü pastanelerinden biri olan Fauchon’da pasta şefi olmuş. 11 yıl orada çalıştıktan sonra 1997 yılında Paris’in en prestijli pastanelerinden biri olan Laduree’dan teklif almış ve bir süre çalışmış. Kendi ismiyle bir pastane açma fikri o dönemlere rastlıyor. Ama Laduree ile yaptıkları anlaşma sebebiyle bunu Paris’te yapması mümkün değilmiş. 1998 yılında Tokyo’daki bir fuarda tanıştığı bir otel sahibi ile bu fikrini paylaşmış ve otelin içinde kendi ismi ile bir butik pastane (daha ziyade bir çay salonu) kurmuş. Nihayet Ağustos 2001’de de Paris’te kendi ismiyle ilk şubesini açmış. Saint Germain’de, Bonaparte Caddesi 72 numarada yer alan 40 metrekarelik dükkan ufacık tefecik… ama ünü ziyadesi ile büyük. Önünde her daim uzun kuyruklar oluşuyormuş ama şansımıza bizim gittiğimiz gün ve saatte sadece birkaç kişi vardı.
Paris’te bulunduğumuz süre boyunca hemen her gördüğümüz pastanenin fotoğrafını çekme teşebbüsünde bulunduk. Her seferinde de görevliler tarafından uyarıldık. Nedendir bilinmez hiçbir pastane fotoğraflanmak istemiyor. Pierre Herme dışında… Onlara çekebilir miyiz diye sorduğumuzda “elbette” yanıtını almak çok hoştu.
Denediğimiz lezzetler ise şunlar:
Croissant (Kruvasan): Klasik bir Fransız hamurişi. Paris’te nereye baksanız baget ve kruvasan görüyorsunuz.Pastanelerin vitrinlerinde, marketlerde, cafelerde, Parizyen hanımların hasır çantalarında, işten dönenlerin ellerinde.. Vitrinde kalan son kruvasanı aldık. Bu bizim Paris’te yediğimiz ilk kruvasandı ve sonra yediklerimizle karşılaştırınca Herme’ninki daha mı iyiydi sorusuna bir cevap veremiyorum. Zira hepsi çok güzeldi! (1,50 €)
2000 feuilles (2000 yaprak): Karamelize edilmiş gevrek milföy katları, pralinli köpük köpük bir krema ve ona tezat minik fındık parçaları. Hayatımda yediğim en güzel milföy pastaydı. Genelde Fransız porsiyonları oldukça ufak... Ben ki 3 öğün tatlı yiyebilme potansiyeli olan biriyim, bu pastanın 1 porsiyonunu iki kişi paylaştığımız halde bana bile biraz fazla geldi. (6,20 €)
Carrément Chocolat / Tamamen Çikolata: (fotoğrafta: sol arka) Yumuşak bir çikolatalı kek, üzerinde yoğun çikolatalı bir krema, onun da üzerinde çikolatalı mus ve incecik çıtır çikolata plakası. Yoğun bitter çikolatalı pasta sevenler için bol ganaşlı bir pasta... (6,20 €)
Désiré / Arzulanan: (fotoğraf: sağ arka)Sable bisküvi üzerinde hafif bir limon kreması. Mevsimine göre üzeri çilek veya ahududu ile süsleniyormuş. Çok hafif bir pastaydı. Neredeyse tamamı kremadan oluşuyordu ve kreması limonlu olmasına rağmen çok az mayhoştu. (6,60 €)
Plaisirs Sucrés / Tatlı zevkler:(fotoğraf: sağ ön) Dacquoise (fındıklı, bisküvitimsi bir kek), fındık tanecikleri, sütlü çikolatalı ganaş, fındık krokan, sütlü çikolatadan ince iki plaka.. Çok değişik bir çikolatalı pastaydı benim için. Alışılageldik bitter çikolata yerine sütlü çikolata kullanılması, ayrıca aynı zamanda hem çıtır, hem kıtır, hem yumuşak hem de eriyen bir pasta olması... Gerçekten de onu yemek tatlı bir zevkti. (6,20€)
Ispahan / İsfahan: (fotoğraf: sol ön) Güllü makaron, gül aromalı krema, bütün halde ahududu ve lychee (Çin’in güneyinde yetişen, kral meyvesi olarak da bilinen bir meyve). Herme bu tatlıyı ilk defa Laduree’da çalışırken bulmuş. O zamanlar hiç de popüler olmamış hatta çok az satılıyormuş ama yılmamış, tarif üzerinde çalışmaya devam etmiş. Şimdi bu tatlı dünyanın en meşhur pastaları arasında hatırı sayılır bir yere sahip. İsmini kullandığı gülün çeşidinden alıyor ve gülün yaprakları tatlının üzerini süslüyor. (6,60€)
Macarons / Makaronlar: Makaronlar, renkli renkli ve minik görüntüleri ile Paris’teki pek çok pastanenin vitrinini süslüyor. Ama Herme’de yediklerimiz bir başkaydı.. Makaron nedir, nerden çıkmıştır, Herme’ninkilerin farkı nedir…. Hepsi ve daha fazlası bir sonraki yazıda…
Not: Paris’teki pasta kültürü çok başka. Dilimler bizim alışageldiğimiz gibi doyumluk değil, tadımlık. Bizde kuru pasta kiloyla satılır, onlar 2 tane kurabiye alıp çıkabiliyor pastaneden. Bu kültürün getirdiği de gerçekten lezzetli ürün oluyor.. Gerek kullanılan malzemenin kalitesi gerekse emeğe verilen değerin bizdeki standart bir pastanenin çok çok üzerinde olduğu düşünüldüğünde fiyatların yüksek olması ürünlerin “lüks” olması ile değil "kıymetli" olması ile ilgili olmuş oluyor.
Kendime not: Benim için Herme sanatının üst noktasına ulaşmış bir şef. Tıpkı şimdi pek çok şefin bir zamanlar birilerinin icat ettiği reçeteleri uyguladığı gibi belki bir gün ben de onun reçetelerinden yola çıkarak birşeyler yapıyor olacağım. O yüzden bu seyahatin benim için en önemli taraflarından biri de bir gün “Paris’te Pierre Herme pastalarından tatmıştım” diyebilecek olmam.
Son Not: Pastaneden tatlılarımızı aldık. Oturup yenecek bir yer olmadığından ve biran önce aldıklarımızı tatmak istediğimizden hemen dükkanın karşı çaprazında olan küçük bir parka gittik. Parkın içinde büyük bir havuz, yan tarafında restorasyon gören bir bina vardı. Parkın içinde, bu binanın tamirinde kullanılan tahtalar üstüste konmuştu. O tahtaları kendimize masa yaptık. Fotoğrafları anın heyecanı ile hemen oracıkta çektik. Yanındaki banka oturup tadına vara vara aldıklarımızı yedik. Paris öyle bir şehir ki restorasyon, işçiler, inşaat malzemeleri içinde bile insanın heyecanını kırmıyor, keyfini kaçırmıyor. Ve bir de her halukarda çok güzel fotoğraf veriyor.
Daha fazla bilgi için tıklayın:
Online bilgi & satış sitesi
Kitapları
Adres:
Pierre Hermé Paris
72, rue Bonaparte
75006 PARIS
Metro: Saint Germain des Press
yazan: hanimiş saat 16:42 15 yorum var
Kategori Paris Pastaneleri
13 Ekim 2009
PARİS PASTANELERİ
Avrupa başkentleri gerili bir ipte gidip gelen paslaşmalar oyununda güç bela bir denge tutturmaya uğraşa dursun, dünya pastacılığının tartışmasız başkenti taze çörek, kruvasan, brioche kokuları içindeki çekici (ve bittabi fotojenik) şehir Paris’tir. Paris, pastacılar için Avrupa’nın hatta dünyanın hacılık diyarı gibidir.
Son yıllarda hakkında çok kitaplar karıştırdım, yazılar okudum, fotoğraflar gördüm, videolar izledim. Sırf bu tecrübe bile bana çok şey kattı, neşe kattı, bilgi kattı, heves kattı, merak kattı. Sonunda tüm bunları çantama koyup Temmuz ayında Paris yollarına düştüm, bu havayı yerinde soluma şansına eriştim. Umuyorum ki güncemi bunca ihmal etmeme rağmen hala takip edenlerin okumaktan keyif alacağı bir dizi olacak bu. Tek yazıya sığdırmama imkan yok. Birkaç başlığa bölüp yazacağım:
1. Pierre Herme
2. Makaronlar & Laduree
3. Dalloyau
4. Sadaharu Aoki
5. Petit Dejeuner (Kahvaltı)
6. Paris Ekmekleri & Ekmekçileri: Maison Kayser, Le Grenier a Pain, Paul, Poilane
7. Boulangerie Poujauran & Finansçı
8. Paris vitrinleri & diğer pastaneler
9. Paris pazarları
Fotoğraflar: Hürkan Tabanlı. Ellerin, gözlerin dert görmesin ya Hm...
İlk yazı yarın yayınlanacak ve pastacılık dünyasının Picasso'su olarak anılan Pierre Herme'yi konu alacak. Görüşmek dileği ile...
yazan: hanimiş saat 22:12 6 yorum var
Kategori Paris Pastaneleri