23 Ağustos 2006

ÇİKOLATALI ROKOKO

Aslında “Rokoko”, Barok’tan sonra ortaya çıkan bir sanat akımı, abartılı ve süslü bir iç dekorasyon üslubuna verilen isimmiş. Nasıl olmuş, nerden gelmiş bilmem ama aynı zamanda dondurma ile zenginleştirilen, krema yerine dondurmanın kullanıldığı pastalara da bu isim veriliyor. Yani bir nevi dondurmalı pasta. Hem pasta hem dondurma, insan bu sıcakta daha ne ister!

Bu tarifi bir Dr.Oetker tarif kitapçığından buldum. İki açıdan beni cezbetti. Biri içinde dondurma olması, diğeri ise kek dilimlerin alışılageldiği gibi enlemesine sıralanması yerine boylamasına sıralanması. Dondurma ile çalışmak biraz zor oldu. Sertken sürülmüyor, yumuşayınca da şekil almıyor. O yüzden çıkan görüntü orijinal tarifteki kadar kusursuz olmadı malesef, lakin tadı başarılı. Tarifte, dondurma için toz halinde satılan hazır karışımlardan kullanılmış. Ben iki denememin birinde tarife sadık kaldım, diğerinde dondurmasını da kendim hazırladım. Kendi hazırladığım dondurma ile yapım aşaması çok uzun sürdü. O yüzden toz karışım ile yapmayı yeğlerim. Dileyenler hazır dondurma ile de yapabilir. Bana ilginç gelen bu pastayı sizlerle de paylaşmak isterim. Buyurun tarifi ve yapım aşamaları:

Gerekli malzemeler:

-Pandispanyası için rulo pastanın kekini hazırladım. Bu ölçüler mini fırın tepsisine göredir. Herhangi bir rulo pasta keki tarifi de kullanılabilir.
- 1 poşet Dr.Oetker kakaolu - çikolata parçalı dondurma
- 200 ml buzdolabında soğutulmuş süt (1 su bardağı)
- üzeri için damla çikolata veya mevsim meyveleri veya çikolatalı sos

Pandispanya tarifteki gibi hazırlanır. Kreması için dondurma karışımı soğuk süt ile 6-7 dakika çırpılır ve 2/3’si pandispanyanın üzerine yayılır. Pandispanya 5’er cm eninde şeritler şeklinde kesilir. İlk şerit çıkartılıp rulo şeklinde sarılır ve dik olarak servis tepsisinin ortasına koyulur. İkinci şerit de onun etrafına sarılır. Şeritler bitinceye kadar aynı işleme devam edilir. (Benzer bir yöntem kullanarak Zinnur da daha önce bir pasta hazırlamıştı. Orada bu yerleştirme aşamalarının daha ayrınıtlı anlatımını bulabilirsiniz) Kalan dondurma da üzerine sıvanır ve buzlukta dondurulur. Servisten 10 dakika önce buzluktan çıkarılır, üzerine damla çikolatalar serpilir, dilenirse mevsim meyveleri ile süslenir ve dilimlenerek servis edilir.

Hazır karışım yerine dondurmanızı kendiniz hazırlamak isterseniz, aşağıda Lezzet dergisinin Temmuz 2006 sayısındaki bir çikolatalı dondurma tarifinin biraz değiştirilmişi mevcut. Ben bir kere denedim, çok güzel oldu. Rokoko için aşağıdaki tarifin yarısı yeterli oldu. Ama sadece Rokoko hazırlamak için değil, dondurma olarak tüketmek için de güzel bir tarif. Rokokoda kullanılacaksa önce dondurma hazırlanıp dondurulmalı daha sonra yarısı pasta hazırlamaya girişmeden 10-15 dakika önce buzluktan buzdolabına alınmalı. Yoksa çalışmak çok oluyor.

ÇİKOLATALI DONDURMA

Gerekli Malzemeler:
-4 yumurtanın sarısı
-75 gr toz şeker
-1 çay kaşığı mısır unu
-300 ml süt
-200 gr bitter çikolata, ufak parçalara ayrılmış
-30 gr tereyağı
-1 yemek kaşığı acıbadem esansı (şart değil)
-300 ml krema

Yumurta sarıları, şeker ve mısır unu bir kabın içinde karıştırılır. Süt, derin bir tencerede kaynatılır. Sütün içine yumurtalı karışım eklenir ve iyice çırpılır. Kısık ateşte pişirilir. Karışım ocaktan alınır ve çikolatanın yarısı minik parçalar halinde eklenir. Çikolatalar eriyene kadar karıştırılır ve kapağı kapatılıp soğumaya bırakılır. Bu sırada krema uzun uzun çırpılır. Başka bir kabın içinde acıbadem esansı, tereyağı ve çikolatanın kalanı, hepsi eriyene kadar kısık ateşte sürekli karıştırılır. Bu sos da soğumaya bırakılır. Soğuduktan sonra sütlü karışım, tereyağlı karışım ve çırpılmış krema birbirine karıştırılır ve buzlukta 5 saat buzlukta bekletilir. Bu süre içinde dondurmayı iki-üç kere karıştırmakta fayda var. Afiyet şeker olsun.

Devamını Oku...

15 Ağustos 2006

MEYVE BUKETİ & COLESLAW (Lahana Salatası)

Yemekcini'nin evsahipliğindeki Ağustos ayı bloglararası yemek etkinliğinin konusu salatalar.. Ben tatlısever bir blog yazarı olarak meyve salatası yapmak istemiştim. Ama doğrusu öyle ilginç bir meyve salatası tarifi deneyemedim. Daha önce internette rastlayıp ilham versin diye resmini sakladığım bir meyve sunumu vardı. Yemekten sonra meyveleri bu şekilde sunma fikri çok dekoratif geldi gözüme. Ondan yola çıkarak yukarıda resmini gördüğünüz meyve buketini yaptım. Evdeki çeşitli meyvelerin kurabiye kalıpları ile (kalpli, çiçekli vs..) kesilmesi ve çöp şişlere dizilerek sunulmasından oluşan bir sunum. Ben elma, kırmızı erik, mürdüm eriği, yeşil ve kırmızı üzüm, karpuz ve şeftali kullandım. Her türlü meyveyle kolayca yapılabilir. Ama şekil verirken artan meyveleri yiyince insan doyuveriyor, dikkat!


En sevdiğim salatalardan biri de coleslaw. Amerikan asıllı bir tarif olduğunu düşünüyordum.Ama Simply Recipes sitesinde yazdığına göre kelime Hollanda dilindeki “koolsla” dan geliyormuş. "Kool" lahana, "sla" da salata demekmiş. Yani Türkçesi için lahana salatası demek yanlış olmaz. Beyaz lahana ile yapılan bu salata özellikle tavuk yemeklerine çok yakışıyor. İnternette birbirine benzer pek çok değişik tarife rastlamak mümkün. Ben biri daha kalorili biri daha hafif iki farklı tarifi de kullanıyorum. Birinde mayonez birinde sirke kullanılıyor. Buyurun tarifler:

Mayonezli Lahana Salatası:
-beyaz lahana
-havuç
-3 yemek kaşığı mayonez
-1/2 çay kaşığı hardal
-pudra şekeri
-tuz

Lahana ince ince doğranır, havuçlar rendelenir. Ayrı bir kapta mayonez, hardal ve şeker karıştırılır. Tuzu eklenir ve bu sos lahanalar ve havuçlarla karıştırılır. Ben biraz tatlımsı sevdiğim için pudra şekeri ekliyorum ama hiç kullanmasanız da olur.

Sirkeli Lahana Salatası:
-beyaz lahana
-havuç
-yeşil soğan
-2-3 yemek kaşığı elma sirkesi
-pudra şekeri
-tuz ve karabiber

Soğan, havuç ve lahana ince ince doğanır. Diğer malzeme karıştırılarak sos hazırlanır ve sos ile lahanalı karışım karıştırılır. Afiyet şeker olsun.

Not: resimdeki lahana salatası mayonezli tarife göre hazırlanmıştır.

Devamını Oku...

06 Ağustos 2006

HANİMİŞ 1 YAŞINDA!

Soya çerezi diye birşey duydunuz mu? Soya fasulyesinden yapılan bir çerez.. Bir yıl evvel bu çerezin tarifini ararken Ruki'nin sayfası ile tanıştım. Belki bir hafta boyunca oku oku bitiremedim yazdıklarını. Özellikle pastacılık yazılarını okurken öyle kaptırdım ki kendimi. O güne kadar mutfak ile alakası makarna haşlamanın pek ötesine gitmemiş olan ben, Ruki’nin verdiği bir kek tarifini denemeye karar verdim. Öyle güzel kabardı, öyle lezzetli oldu ki başka bir tarif daha denemeye karar verdim. Denediğim tarif sayısı arttıkça kek-pasta-kurabiye üçlüsüne olan ilgim arttı. Blog kavramı ile de bu vesile ile tanıştım. Portakalagaci başta olmak üzere pek çok blog yazarının tariflerini okur, bazılarını dener oldum. Daha sonra pastacılık ile ilgili yabancı kaynaklara yöneldim. İnternet öyle büyük imkanlar ve kaynaklar sunuyor ki insana.. Aylarca kayboldum o sitelerde (misal; Baking911, PastryWiz, Wilton...)

Dijital fotoğraf makinesi edinmemiz de aynı zamanlara denk gelince bu çok sevdiğim pastacılık hobime bir de fotoğraf çekme hobisi eklendi. Hm’ın verdiği hızlandırılmış kurslar sağolsun, galiba oldukça yol katettim. Önce sessiz sedasız kendimce arşivliyorken yaptıklarımı bir de baktım o pek çok yemek bloğu yazarı arasına ben de girivermişim. Blog tutmak konusunda tam içime sinmeyen birşeyler var ama yine de mutfak maceralarımı geliştiren bir etken oldu.

6 Ağustos 2005 günü ilk tarifi yazdım Hanimiş’e. 25 tanesi pasta olmak üzere toplam 85 tarif içeren bir blog oldu Hanimiş.. Logosundan resimlerinin hazırlanmasına, kalite kontrolden önerilere, müdahalelere kadar Hanimiş’in her aşamasında pek çok emeği ve özeni var Hm’ın. Mis kokulu kekler pişirdiğimiz fırınımız oldu Hanimiş. Yedik afiyetle, gülümseyerek, dertlerimizi yüklerimizi Hanimiş il sınırları dışında tutarak. Seninle paylaşmasak bu kadar keyifli geçmezdi bu ilk Hanimiş senesi. Çok iyi geldi Hanimiş bize, çok keyif verdi. Bir yıl boyunca pek çok kez 'şimdi nerede ne yapmak istersin' diye sorduğumda kendime, cevabım hep pasta yapmak isterim oldu.

Bu keyifli hobiyi edinmeme vesile olan Ruki’ye, denediğim reçetelerin resimlerini çekmemi sağlayan fotoğraf makinesini alan birtanecik kardeşime, şahane doğumgünü sürprizi yapan dostum Berker’e, pratikliği ve tecrübeleri ile “eyvah beceremedim” dediğimde iki hamlede durumu kurtaran anneme, yazdıklarımı özenle okuyan, soru soran, fikir paylaşan, gözü takılıp Hanimiş'e şöyle bir uğrayan herkese teşekkür ederim.

Gelelim sürpriz hediyeni şip-şak açmaya sevgili Hanimiş. Az önce teşekkürlerimi sunarken biraz çıtlatmış oldum gerçi ama.. ta ta ta taam, artık Hanimiş’in internette kendine ait, kendi adıyla tescilli bir yeri var. Artık adres satırına www.hanimis.com yazmanız yeterli. Yoğun uğraşlarla elde edilen bu sonucu en kıdemli Hanimiş gönüllülerinden dostum Berker'e borçluyuz. Şanlı Hanimiş tarihinde kendisinden altın kıvamında karamelalı harflerle bahsedilecektir. Çok sevindik biz bu hediyeye değil mi :) evet evet çok sevindik.

Devamını Oku...