27 Mart 2018

MEDOVİK (BALLI RUS PASTASI)

Medovik, tarihi 18.yy'a dayanan geleneksel bir Rus Pastası. Tek tek pişirilen ballı bisküvi katmanlarının arası krema ile dolduruluyor, bekledikçe bisküviler kremayla bütünleşip yumuşuyor ve ortaya nemli, yumuşacık bir pasta çıkıyor. Günümüzde sadece Rusya'da değil dünyanın farklı ülkelerinde de oldukça popüler bir pasta. Türkiye'de de bazı kafelerin menülerinde denk gelebilir, internette pek çok tarifine rastlayabilirsiniz.

Ben hiç geleneksel tarifle yapılmış bir versiyonunu yemedim ama internette fotoğraflarına çokça rastladığım bu albenili pastanın leziz olduğuna şüphem yoktu. Çokça araştırma, farklı tarifleri karşılaştırma ve nihayetinde birkaç deneme sonrasında kendi yaptığım versiyonundan da epey mutluyum. Meşakatli görünüyor ama göründüğü kadar zor olmadığını söyleyebilirim. Yazının devamında uyguladığım ve memnun kaldığım reçetelere ve yapım aşamalarına dair notlarıma ulaşabilirsiniz.


Devamını Oku...

30 Aralık 2017

GERMAN CHOCOLATE CAKE / ALMAN ÇİKOLATALI PASTA

2017'nin son iki ayı tüm arkadaş ve akraba buluşmalarında bu pastayı yaptım. Yıl sona ermeden tarifini de Hanimiş'e eklemek istedim. Yılbaşı sofrasına da çok yakışacak bir pasta reçetesi...

Herkese iyi seneler dilerim.

German Chocolate Cake / Alman Çikolatalı Pasta 
(kaynak: David Lebovitz'in bloğundaki tariften uyarlanmıştır)
  
Gerekli Malzemeler:

Keki için:
(2 adet 18cm çapında yuvarlak kek kalıbı için)
- 90 gr bitter kuvertür çikolata
- 75 ml su
- 170 gr tereyağı
- 180 gr + 40 gr toz şeker
- 3 adet büyük boy yumurta
- 225 gr un
- 3 gr kabartma tozu
- 6 gr karbonat
- bir cimdik tuz
- 180 ml buttermilk (180 ml süt içine birkaç damla limon katarak kesilmesini sağlayarak da hazırlayabilirsiniz)
- 1 tatlı kaşığı vanilya özütü
- keki ıslatmak için şurup (birebir ölçü ile hazırlanmış şekerli su)

Dolgusu için:
- 180 ml süt kreması
- 150 gr toz şeker
- 2 adet büyük boy yumurtanın sarıları
- 40 gr tereyağı
- bir cimdik tuz
- 1 bardak dövülmüş ceviz
- 1 bardak hindistan cevizi

Dışı için:
- 250 ml süt kreması
- 250 gr bitter kuvertür çikolata















Devamını Oku...

12 Mart 2016

PARİS-BREST


Hikayesi olan tatlıları severim. Klasik bir Fransız tatlısı olan Paris- Brest de onlardan biri…

Pataşudan hazırlanan, içi pralinli bir krema ile doldurulan, üzerine badem parçaları ve pudra şekeri serpilerek tamamlanan halka şeklindeki bu tatlı, ismini 1891 yılından beri her dört yılda bir düzenlenmeye devam eden bir bisiklet etkinliğinden alıyormuş.

“Paris-Brest-Paris” (PBP), Paris’in güneyinden başlayıp batıya doğru 600 km giderek, Atlantik Okyanusu’na komşu bir liman kenti olan Brest’e ulaşan ve yine aynı rotayı geri dönerek Paris’te tamamlanan 1200 km.lik bir bisiklet yarışı. Bu parkur üzerinde pastanesi olan Louis Durant isimli bir pasta şefi 1910 yılında, bisikletçilerin dikkatini çekip pasta satışlarını arttırabilmek için bisiklet tekerine atıfta bulunarak halka şeklinde büyükçe eklerler (eclairs) yapmaya karar veriyor. Bu fikir o kadar tutuyor ki bu tatlı günümüzde de hala çok sevilen ve Fransa’nın her tarafında pek çok pastane tarafından yapılan klasik tatlılarından biri.

PBP'nin 125 yıldır kullanılan rotası

Son derece sade ve bence sadeliğiyle daha da çarpıcı olan bu tatlının değişik şefler/ pastaneler tarafından farklı yorumlanmış halleri olmasına rağmen en klasik haliyle bir “Paris-Brest” şunlardan oluşuyor: Büyükçe halkalar şeklinde pişirilmiş pataşu, pralinli krema (ben onun yerine hafif karamelize edilmiş bir vanilyalı pastacı kreması kullandım), badem parçaları ve pudra şekeri (ben file fındık kullandım). Buyurun tarifi:

Devamını Oku...

05 Şubat 2016

BALKABAKLI PATAŞU & CHOUX AU CRAQUELIN

Bir önceki yazıda pataşudan (pate a choux) biraz bahsetmiştim. Yapısı itibari ile pişerken gelişigüzel kabarıp özdeş olmayan şekiller alan bu hamurun ismi zaten aldığı bu şekil sebebiyle lahana (Fransızca choux) kelimesinden geliyor. O pofuduk şekilleri onun alamet-i farikası ama bazı sunumlar için daha düz yüzeyli,toplar da yapabilmek istiyor insan. Eğer fırınınızı iyi tanıyor, doğru ayar ve derecede pişirme yapabiliyorsanız daha düz yüzeyli şu topları elde edebilirsiniz. Ama ev tipi fırınlarda bu tür ayarlamalar yapabilmek her zaman çok kolay olmuyor.

Choux au craquelin

Pastacılık dünyasında pataşunun son zamanlarda oldukça sevilen bir yakın arkadaşı var: craquelin (kraker). Yağ, şeker ve un kullanılarak hazırlanan bu basit hamurun dört tane önemli avantajı var. Birincisi, engebesiz, tutarlı bir yuvarlak yüzey şekli elde edebiliyorsunuz. İkincisi, pataşunun mülayim tadına fazladan bir lezzet ve doku katabiliyorsunuz. Üçüncüsü, tepsiye sıktığınız şekiller craquelin eklenmemiş haline göre daha fazla ve düzgün kabarıyor. Dördüncüsü ise pişme sonunda içleri görünür şekilde daha oyuk oluyor. Daha ne olsun... Ayrıca ben ayırt edici çatlak görüntüsünü çok seviyorum. İsterseniz gıda boyası ile renklendirebilmek de mümkün. Mesela çilekli bir dolgu kreması kullanacaksanız pembe craquelin hazırlayabilirsiniz.

Fotoğrafta gördüğünüz tatlı için büyükçe “choux au craquelin”ler hazırladım. İç kremasında balkabağı kullanmak istedim ama kabak tatlısı sevmeyenlerin de severek yiyebileceği, baharatlarla çeşnilendirilmiş hafif bir krema olmasını gözettim. Siz kendi damak zevkinize göre kabak püresi ve baharat miktarını azaltıp arttırabilirsiniz. Buyurun reçetesi:

Devamını Oku...

02 Şubat 2016

CROQUEMBOUCHE / ÇITIR PATAŞU KULESİ


Geçen sene bu zamanlar, mahallemizin eczacısı Asuman teyze eclairs(ekler) siparişi vermek için aradı. Ailece ekleri çok seviyorlarmış, değişik değişik pastanelerden alıp denemişler ama eskiden yedikleri gibisini hiçbir yerde bulamamışlar. Beklenti büyük olunca çekindim. Güvendiğim reçetelerim olduğunu (bknz: Butik Pastacılık kitabı) ama yine de ekler konusunda çok usta olmadığımı söyledim. Israr edince bir miktar hazırlayıp götürdüm. Beğenmiş olmalılar ki hemen arkasından çok miktarda sipariş verdiler. Bana sorarsanız biraz nezaket gösterdiler o zaman. Çünkü yaptığım ekler lezzetli olmasına lezzetliydi ama üzerine çalışıp denemeler yaptıkça gördüm ki çok daha iyi olabilirlermiş. İşte o gün karar vermiştim: "Bu konuya eğilmeli, mükemmel eklerin peşine düşmeli." diye.

Son 1 senedir aralıklarla çeşitli denemeler yaptım. Bu işin erbabı olan pastanelerden ekler yeme ve kıyas yapabilme şansı da buldum. (bknz: L’Éclair de Genie, Fauchon, Stohrer, L'Atelier de l'Éclair, Ladurée, Pierre Herme, Sadaharu Aoki, Eric Kayser ...) İyi ve doğru malzeme kullanmak ne kadar önemliyse teknik de bir o kadar önemliymiş bunu fazlasıyla anladım. Bu yazı tüm bu denemeler sonucu edindiğim tecrübeleri paylaşmak için ilk adım olsun. Bu konuda yazmaya devam edeceğim...

Croquembouche, Fransızların genellikle düğünlerde veya kalabalık özel gün toplantılarında sunulan bir tatlı. Tarihi 19.yy başlarına kadar dayanıyormuş. Fransızca “croque-en-bouche” yani “ağzın içindeki çıtırtı” gibi bir anlama geliyor. Croquembouche, pataşu (şu hamuru) toplarının içinin krema ile doldurulup, koni şeklinde üst üste dizilip, sert, çıtır karamel ile birbirine yapıştırılıp süslenmesi ile oluşturuluyor.

Pate a Choux / Pataşu veya Şu Hamuru

Pate a Choux (pataşu), sadece tereyağı, su (belki süt), un ve yumurta kullanılarak yapılan ve pişirilerek hazırlanan sihirli bir hamur. Kalın, ağır bir dokusu olmasına rağmen içindeki yüksek sıvı oranı sebebiyle,pişme sırasında (herhangi bir kabartıcı kullanmadan) buharlaşma ile sağlanan iç boş kabuklar oluşuyor.

16.yy.’da İtalyan pastacı Popelini tarafından bulunup 17.yy.’da “şeflerin kralı, kralların şefi” olarak anılan Fransız şef ve yemek yazarı Carème tarafından geliştirildiği biliniyor.

Choux Fransızca lahana anlamına geliyor. Piştiğinde aldığı şekil lahanaya benzediği için olsa gerek bu hamura da bu ismi vermişler. Aslında Bo Friberg şef, kitaplarında pate a choux, bir hamur değil, adı üzerinde (pate,paste) fazladan yumurta eklenerek meyane edilmiş bir macundur diyor. O yüzden şu hamuru demek yerine pataşu demek daha doğru olabilir. Biz Butik Pastacılık kitabımızda croquembouche için “Ballı Top” ismini kullanmıştık ama şimdi yukarıdaki açıklamalara istinaden Çıtır Pataşu Kulesi ismini kullanmayı tercih ettim.

Pataşuyu biz en çok ekler ve profiterolden tanıyoruz. Ama daha pek çok tatlı ve hatta tuzlu yapımında kullanılan çok temel bir malzeme. Başarabilirsem Hanimiş güncede bu yıl bol bol pataşu ile yapılan reçeteler yayınlamayı umuyorum.

Devamını Oku...

21 Ocak 2016

LEOPAR DESENLİ BRIOCHE



“Qu'ils mangent de la brioche” 

Fransız Devrimi tüm hızıyla cereyan ettiği sırada, açlıkla boğuşan yoksul Paris halkı, Versailles Sarayı önünde ayaklanır. Bu sırada, yanındakilere ayaklananların ne istediğini soran kraliçe Marie Antoinette, eşrafından "Ekmekleri yokmuş" cevabı alır. Kibirin katı yürekli umursamazlığının simgesi halinde hafızalarda yer alan karşılığı işte bunun uzerine verir kraliçe: "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler." 

Bu hikayeyi pek çoğumuz duymuştur. Fakat aslında, sonradan başından radikal badireler geçen Marie Antoinette’in bu sözü söylediğine dair somut kanıt bulunmamakta. Jean Jacques Rousseau, 1766 yılında otobiyografisi Les Confessions’ı yazarken kitabında ünlü bir prensesin bu ifadeyi kullandığına yer vermiş ve bu ifade Fransa Kraliçesi ve XVI .Louis’in eşi Marie Antoinette’ye atfedilmiş, sınıflar arası kopukluğun en uç noktalarından birini yansıtması açısından da tarihler boyunca tüm dünyada sembol bir söz haline gelmiştir.

Geleneksel olarak İngilizce’ye ve Türkçe’ye “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” şeklinde çevirilen cümlenin orijinal(!) Fransızca’sında aslında "pasta" değil “ brioche” denmektedir.  

Brioche (briyoş okunur), bir Fransız hamur işidir. Genelde kahvaltılarda veya kahve yanında tüketilen, içine katılan yumurta ve tereyağı sayesinde zengin bir lezzete ve dokuya sahip olan ekmekimsi bir mayalı çörektir. 

Benim şimdiye kadar yediğim “brioche”lar hep böyle, tatlı desen değil, tuzlu desen hiç değil, kahvenin yanında, marmelatla ya da çikolatalı fındık ezmesi ile birlikte yendiğinde hatta biraz da ılık tüketildiğinde enfes olan çok iyi örneklerdi. Onlar kadar iyisini yapabilmek benim gibi mayalı hamur konusunda acemi biri için oldukça cüret gerektiren bir durumdu. Ama internette rastladığım bu leopar desenli brioche benim için hem mayalı hamur konusunda bir çalışma egzersizi olması hem de hanimiş günceye eklemeye değer ilginç bir reçete olması sebebiyle  beni heveslendirdi. Sonuç da bence gerek görsel gerek lezzet açısından tatmin edici oldu. Buyurun tarifi:


Devamını Oku...

09 Nisan 2015

AKIŞKAN DOLGULU DAMLA ÇİKOLATALI KURABİYE


Yıllardır yazmaz olduğum Hanimiş günceye minik bir hareketlilik...

Vesile olan tatlı Esra'ya teşekkürler. İnternette bir kurabiye fotoğrafı görmüş, bana nasıl yapıldığını sordu. Benim de ilgimi çekti, araştırdım, denemeler yaptım. Tarifi ve tekniği oluşturunca da sadece ona yollayacağıma bari Hanimiş'e de koyayım diye düşündüm. Fotoğraflarını çok iyi çekemedim ama olsun... Bunca zaman sonra bir heves geldi ya belki bu vesile ile hareketlenir, yaptığım diğer reçeteleri de paylaşırım aralarda.

Tarif aslında standart bir damla çikolatalı kurabiyenin dolgulanmış hali. Dışı kıtır, içi sakızımsı ama esas numarası ortasının akışkan olması.
Buyurun reçetesi:

 AKIŞKAN DOLGULU DAMLA ÇİKOLATALI KURABİYE 
(40 adet 7 cm çapında kurabiye için)

GEREKLİ MALZEMELER:

 - 2 1/4 cups (295 gr) un
- 1 tatlı kaşığı karbonat - bir cimdik tuz
- 225 gr tereyağı (oda ısısında)
- 3/4 cup (150 gr) toz şeker
- 3/4 cup (160 gr) esmer şeker
- 2 adet büyük boy yumurta
- 1 yemek kaşığı yoğurt
- 1 tatlı kaşığı vanilya özütü
- 1+1/2 cups (270 gr) damla çikolata
- 40 tatlı kaşığı fındık ezmesi (nutella, sarelle, biscoff, fıstık ezmesi vs.. hangisini kullanmak isterseniz)

Devamını Oku...

24 Ekim 2013

VAN

_DSC4667_res-temp


Dün Van Depremi'nin yıldönümüydü...

2011-2012 yıllarında gerçekleşen "Hanimiş Turnede" şehirlerinden biri de Van'dı. Van'a depremden 2 ay sonra gittik. O günden beri Van hakkında yazmaya çalışıyorum, bir türlü sonunu getiremedim. Depremin yıldönümü vesilesi ile, yarım kalan yazının bir kısmını yayınlamaya karar verdim.


_DSC4730_res-temp Turne şehirlerine karar verirken en belirleyici vesile, ya bir okuldan gelen davet ya da öncesinde benimle iletişime geçen insanlardı. Kimseyle önceden bir merhabam olmadan gittiğim birkaç istisna şehirden biri de Van oldu. Van’ı listeye eklemek tamamen maceracılıktandı. Karlar içinde, uzak, yüksek bir diyar. Görmek gerek, bilmek gerek diye düşündüm. Eğer Van’dan bir kişi bile benimle irtibata geçerse kesinlikle gideceğim diye geçirmiştim içimden. Gerçekten umduğum oldu da...

2011 yılı Ekim ayı başında telefonum çaldı: “Gözlerime inanamıyorum, okudum inanamadım gözlerimi kapatıp açtım yine okudum gerçekten öyle yazıyor” diyen sevinçli bir ses. Telefondaki ses Aslı... Turne duyurusundaki listede “Van” olduğunu görünce hemen beni aramış. Ben de kulaklarima inanamadım, kulaklarımı açtım kapadım yine inanamadim. Velhasıl kelam Aslı ile arkadaşlığımız işte böyle başladı.


_DSC4656_res-temp

Aslı, ailesinin yerel bir gazete çıkardığını (Şehrivan) oradan da duyuru yapabileceğimizi, bir atölye çalışması yaparsak katılacak pek çok kimse olabileceğini söyledi. Turne gününden birkaç hafta önce yine konuşuruz diyerek telefonu kapattık. Artık Van’a gideceğim kesinleşmişti.

Aradan bir ay geçti, herhalde yine öğretmenevinde kalırım diye düşünerek yer ayırtmak istedim ama “kalış gününüze çok var, birkaç hafta sonra tekrar arayın” dediler. Gitmeme bir ay daha vardı, vakit yaklaşsın da tekrar arayayım diye düşünüyordum. O sırada Van'da hava nasıl, ne giymeliyim derken bir anda sadece benim değil herkesin gözü Van'ın üstüne çevrildi. 23 Ekim akşamı Van'da deprem oldu.


... devamı gelecek ...



_DSC4651_res-temp


_DSC4791_edit-LR_res-temp

not: Van'a 3 Ocak günü gittik. Bir gece Aslılar'ın konteynerinde kaldık. Başta Nursel olmak üzere Aslı’ya, Fatih Bey'e ve Yunus’a selamlar...

fotoğraflar: Hürkan Tabanlı