25 Mayıs 2009

ÇİLEKLİ TİRAMİSU & ZABAGLIONE

Bir önceki yazıda kendime verdiğim sözü tuttum ve geçen hafta hayalini kurduğum çilekli tiramisuyu yaptım.
Tiramisu bir İtalyan tatlısı. Ülkemizde değişik malzemelerle yapılan çeşitli versiyonları pek bir sevildi, pek bir rağbet gördü. Bloglarda, kitaplarda, dergi ve gazetelerde değişik kek ve krema alternatifleri ile yapılan pek çok tarif var. Yoğun bir kahveli şurup ile ıslatılmış, peynirli bir krema ile kaplanmış ve üzerine kakao serilmiş her pastaya tiramisu der olduk. Herkes kendi damak tadına veya elindeki malzemeye göre yapıyor. Ama neredeyse her hali beğeniliyor. Ben de farklı farklı malzemelerle benzer pastalar yaptım pek çok kere. Bu sefer orijinal tarife olabildiğince sadık kalarak hazırladım ve gördüm ki orijinal tarife ne kadar yaklaşırsam o kadar çok beğeniliyor. Sonuçta tiramisu bir İtalyan, dolayısı ile orijinal tarifinde kullanılan malzemeler İtalya’da kolaylıkla bulunabiliyor. Siz de gerekli malzemeleri temin edebilirseniz muhakkak deneyin, olmadı mascarpone yerine labne, marsala yerine rom kullanmaktan gayrı yapacak fazla bir şey yok.



Devamını Oku...

17 Mayıs 2009

GÜZEL ŞEYLER ...

Başlamak bitirmenin yarısı. Ne yazacağımı dahi düşünmeden başladım bakalım yazmaya. Yine epey (!) zaman girdi araya. Artık bırakın yazı yazmayı sık sık takip ettiğim blogları bile unuttum. Arada tek tük yorum gelmese açıp Hanimiş’e bile bakmaz oldum. Bu yaz onunla ilgilenmek istiyorum. Sağını solunu değiştirmek, biraz düzenlemek, yeni yazılar yazmak istiyorum. Özledim blog için birşeyler yapmayı. Mesela tam mevsimi ya bu hafta çilekli bir tiramisu yapıp yayınlamak istiyorum.
Hanimiş ile birebir ilgili değil belki ama geçen kışa dair çok güzel bir anımla başlamak istedim yazıya. Yukarıdaki fotoğraf bir kış günü ada vapurunda HT tarafından çekildi. Elin sahibi benim. Boğaz, vapur, martı,simit… İstanbul’a dair pek çok kimsenin anısında yerini almıştır muhakkak. Ama bu denli güzelini yaşamak herkese kısmet olmaz. Yaşamışken de paylaşmamak olmaz. Hiç korkmadan, çekinmeden geliverdiler yanıma, hop diye kapıverdiler simitleri, arada minik minik parmaklarımı da yemeye niyetlendiler ama anın verdiği mutluluk ve heyecanın yanında iki ısırığın ne önemi var.. Bu aralar vapura binecek olan varsa yanına birkaç yedek simit alıp da binsin, hiç bitmesin istiyor insan.
Güzel şeyler diye başlık attım. Tarif vermeyeceğim ama yazmadığım dönem içinde olan güzel şeylerden bahsetmek istiyorum. Resimdeki kavuk mesela… Mart sonunda düzenlenen İstanbul Uluslararası Mutfak Günleri kapsamında düzenlenen yarışmada bronz ödül kazanan pastam. Geçen yıl da iki alanda katılmış, yine bronz ödül almıştım. Çok severek yaptım kendisini. Hiçbir şey tasarlamadan başına geçtim ve annemle birlikte ziyadesi ile keyif alarak bitirdik. Ortaya çıkan sonuçtan memnunum elbet ama süreci öyle keyifliydi ki şimdi kendisinin fotoğrafına bakarken güneşli bir bahar günü tezgah başında geçirdiğimiz zaman geliyor aklıma önce…

Devamını Oku...