Kuşlar beni seviyor...
İstanbul martılarından sonra Paris serçeleri ve güvercinleri
ile de samimiyetime diyecek yok.
Paris'te çok güzel parklar var. Bu paklarda da
insanlardan korkmayan, minik minik yanına gelip elinden birşey yiyecek kadar cesur kuşlar var. Belli ki Parisliler ve ziyaretçiler onlara iyi davranmış, şehir yer açmış kuşlara...
Hele ki o serçelerin ürkek ürkek yaklaşıp sonra hop diye bisküviyi kapması pek güzeldi.
Ben onların memleketindeki pastaları yedim onlar da benim buradan götürdüğüm galetaları.
SONSÖZ:
Ben Paris'i çok sevdim. Ama sadece pastaları ve ekmekleri için değil, parkları, müzeleri,sokak müzisyenleri,meydanlari,metrosu, kafeleri, sokakları için de sevdim.
En çok da bunları Hm ile birlikte yaşadığımız için sevdim.
Ayrıca:
- Paris pastaneleri hakkında yazılmış kitapların ve blogların yazarlarına,
- gitmeden önce önerileri ile seyahatimizi kolaylaştıran Madranlar'a,
- oradayken bir nebze olsun turistlikten çıkıp şehri farklı solumamızı
sağlayan Julien'e teşekkür ederim.
Julien sayesinde,
- Ağır çelik topların cochonnet isimli küçük klavuz topun mümkün olduğu kadar
yakınına atılması hedeflenerek oynanan Fransızlar arasında oldukça popüler
yerel bir oyun olan petanque (veya boules)ile tanıştık.
- Pastis denilen ama rengi daha bir sarı, tadı daha bir cılız olan,
meze veya yemekle değil de tek başına içilen bir çeşit Fransız rakısı içtik.
- Gezi rehberlerinde pek anılmayan ama gördüğümüz için çok şanslı olduğumuz müzelere gittik.
merci beaucoup Julian..
30 Ağustos 2010
KUŞLAR BENİ SEVİYOR
yazan: hanimiş saat 00:23 11 yorum var
Kategori Paris Pastaneleri
14 Ağustos 2010
PARİS VİTRİNLERİ VE GİDEMEDİKLERİM
Paris öyle pasta dolu bir şehir ki bonmarşelerin vitrinlerinde bile böyle tasarımlara rastlamak mümkün.

Kaldığımız otelin sokağındaki ufak bir bakkalın önü. Özellikle bu kadar çeşitli kırmızı meyveyi bir arada görmek bir pastacının karşılaşabileceği en güzel manzaralardan biri olsa gerek.

Üzümlü çörek (pain aux raisins) bir Paris klasiği. Onu özel kılan, bir çeşit brioche hamurunun içine pastacı kreması konularak pişiriliyor olması.

Paris pastanelerinin istisnasız hepsinde karşılaşabileceğiniz tatlılardan biri de meyveli tartlar. Klasik Fransız pastacı kreması kullanılarak yapılıyor.

İlk defa Beyoğlu’ndaki İnci pastanesinde tanışıp sevdiğim, sadece milföy hamuru ve şekerle yapılan bu çöreklere görüntüsü itibari ile palmiye deniliyor. (sanırım Amerikalılar da fil kulağı diyorlar)

Yahudi mahallesindeki bir pastanenin vitrini: simit, pide, baklava...

David Lebovitz’in Paris’in en iyi şeker dükkanı diye anlattığı “A l'Etoile d'Or “ kaldığımız yere çok yakındı. Nasılsa uğrarım diye hep erteledim gitmeyi. Sonunda gittiğimde ise yukarıdaki resimde gördüğünüz yazı ile karşılaştım. Yani tatil sebebi ile kapanmıştı ve ben birkaç gün ile kaçırmıştım. Ben göremedim ama burada, burada ve hatta burada gidip görenlerin, gezip yiyenlerin yazılarını okuyabilir, fotoğraflarına bakabilirsiniz.
Bir de tabii pazarlar... Gitmeden önce hangi semtte hangi gün pazar kuruluyor araştırmıştım. Bastille'de pazar günleri kurulan,Paris'in en büyük açık hava pazarlarından biri olan Richard Lenoir pazarına gittik. Ne bekliyordum bilmiyordum ama pazarın bu kadar pazar gibi olması beni biraz şaşırttı. Pazarcı amcalar aynı bizim pazarcı amcalara benziyor, tipleri de aynı sattıkları ürün ve fiyatı hakkında bağırmaları da. Taze meyve ve sebzeler, bolca deniz ürünü, tavuk ve domuz eti satanlar, paella standları,çiçekçiler, takı ve tokacılar ve elbette ekmekçiler.
Hani bizde 1 TL'ye paket paket tokalar/takılar satılır ya aynı şekilde orada da 1 Euroya satıyorlar. Meyveler çok güzeldi. Hem çok çeşitli hem de lezzetli. Bir de salatalıklar çok komikti. Bir kol boyu uzunluğunda orada salatalıklar. Paris'te deniz olmamasına rağmen bu kadar çok deniz ürünü satılıyor olması da ilginçti. Pazarda harika bir deniz ürünlü paella yedik ki tadı hala damağımda.
Çeşit çeşit baget, kek ve kurabiye de mevcut elbette. Sepetler içinde ne de güzeller.
Pazarın sonunda karamela satan bir şekerci vardı. Nedense almadım o gün, ama içimde kaldı doğrusu.
GİDEMEDİKLERİM:
Önceki yazılarda uzun uzun anlattığım pastaneler dışında gidemediğim ama aklımdan çıkmayan diğer pastaneler de şöyle:
Hugo & Victor:

La Maison du Chocolat:

Breizh Cafe:

Berthillon:

Gerard Mulot:

Stohrer:

yazan: hanimiş saat 02:54 5 yorum var
Kategori Paris Pastaneleri
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)