Nisan ayında “Butik Pastacılık” kitabımız ikinci baskısını yaptı. 2500 adet kitap sessiz sedasız ve tanıtımsız bir şekilde kendine okuyucu buldu.
İlk baskıya dair (hem güncemde olmasını istediğim hem de okuyanlara anlatmak istediğim) kısa birşeyler yazmak istedim.
-Kitap çıktığından beri en çok işittiğimiz serzeniş kitabımızın kitapçılarda bulunamayışıydı. Ben de Beyoğlu ve Kadıköy’deki büyük kitapçılar, bir de alışveriş merkezlerindeki kitapçılar dışında sadece birkaç yerde rastladım zaten. Teyzem bile ancak 1 ay sonra bulabildi kitabı. Neyse ki online satış yapan kitapçılar var :)
-Dağıtım sorunu ile ilgili yayıncıyı çok uyardık. Başlarda şöyle bir açıklama getiriyorlardı: Önce insanlar gidip kitapçılara bizim kitabı soracaklarmış. Bu böyle böyle sürecekmiş. Sonra kitapçı “haa demek bu kitabı rafa koysam satılacak” diye düşünüp dağıtımcıdan kitabı talep edecekmiş. Bana hiç de destekleyici bir dağıtım stratejisi gibi gelmedi doğrusu... Kitabımızdan haberdar olan, pastacılık ile ilgilenenler zaten bir şekilde edindi. Ama ben isterim ki mutfağa ilgi duyan herhangi biri de bir kitapçıya gittiğinde rafta kitabı görsün, merak etsin, incelesin. Şahsen ben öyle yapıyorum. Kitap almadan evvel içine bakıyorum, neden bahsediyor neler anlatıyor diye inceliyorum, öyle karar veriyorum. Zaten bu yüzden normalde jelatine sarılı olarak satılan kitabımızı gördüğüm her kitapçıda gizlice jelatinini çözüp geri koydum rafa ki birisi incelemek isterse imkanı olsun. Yine bu sebepten başka bir yazımda kitabın içinden fotoğraflar da ekleyeceğim Hanimiş’e ki henüz almamış olanların fikri olsun nasıl bir kitap olduğuna dair.
-İlk baskıda birkaç basım hatası vardı. Ne kadar özensek de, defalarca hem ben hem Berna hem de ailelerimiz ve arkadaşlarımız kontrol etse de gözümüzden kaçan kimi hatalar olmuş. Yazının sonunda onları maddeledim ki ilk baskıyı alıp da bu yazımı okuyanlar varsa düzeltebilsin. İkinci baskıda bu hataların hepsi düzeltildi.
- İlk baskının sponsoru “Garanti Emeklilik”ti. Destekleri için teşekkürler.
-Kitabı planlarken, tarifleri uygulayıp fotoğraflarken veya metinleri yazarken insan çok anlamıyor, hatta bilgisayar ekranında yerleşimleri,düzenlemeleri yaparken de.. Ama ete kemiğe bürünüp basılınca bir başka oluyor. Eline alıp bakarken, kapağında ismini görünce, kağıdını koklayıp sayfalarını çevirince pek kıymetli ve nadide bir his yaşıyor insan. Yukarıdaki fotoğraf benim kitaplığımdan. Çok şey öğrendiğim, çok sevdiğim ve önemsediğim kitapların arasına kendi kitabımızı yerleştirirken onlar gibi faydalı bir kaynak olabilmesini umdum can-ı gönülden.
-Kitap haline gelip de kendisi ile selamlaştıktan sonraki heyecan onu raflarda görmekti. Kitap fuarının hemen öncesinde çıkmıştı kitabımız. Ben ilk defa fuarda gördüm kitabın başkaları ile buluşmasını. Uzaktan izledim: Yanından geçenlerin dikkatini çekecek mi? Alıp ellerine inceleyecekler mi? Beğenecekler mi? Bir yorum yapacaklar mı? Satın alacaklar mı? diye..
-Sonra kitapçılarda aramaya başladım izini. Nerede satılıyor, bu kitapçıda var mıdır acaba? Bakayım hangi rafta duruyor.. Zaman zaman hiç ummadığım bir yerde rastladım kendisine pek sevindim. Mesela yazının başındaki fotoğraf Tünel’deki Eren Kitapevi’nin vitrininden. Önünden geçerken kesin burada yoktur bizim kitap diye söyleniyordum ki bir de ne görelim vitrinin en nadide köşesinde hem de Ara Güler ile komşu komşu konuşlanmış. Yine başka bir gün Asmalımescit’te yürürken yanından geçtiğimiz bir duvarda kitabın afişini görmek de hoş bir sürprizdi benim için. Benzer şeyleri Berna da yaşıyormuş.
-Arada ilginç şeyler de yaşıyorum. Mesela bir gün alışveriş yaparken bir bayan geldi yanıma. Kitabımızı tam da o gün almış, fotoğraftan beni tanımış yanıma gelip tebrik etti. Pek de pejmürde haldeydim utandım biraz. Geçen hafta bir kursa katılmıştım. Orada herkes kendini tanıtıyordu. Bana sıra geldiğinde pastacı olduğumdan bahsediyordum ki yeni nişanlanmış genç bir kız “Ben de artık bu işleri öğreneyim diye yeni bir kitap aldım Butik Pastacılık diye, çok güzel. Biliyor musunuz o kitabı?”dedi. Böyle ufak tefek hoşlukları da oluyor insanı onore eden.
syf 181... Burada yer alan 7. madde şu şekilde güncellenecek: "7.Elenmiş kuru malzemeyi de yumurta sarılarının olduğu kabın içine boşaltın ve homojen bir şekilde tüm malzeme birbirine karışana kadar çırpın. (not: Eğer karışım çok yoğun ve macunumsu bir kıvamda olduysa yumurta aklarından birkaç kaşık çalıp buraya ekleyerek daha akışkan hale getirebilirsiniz) Bu aşamadan sonra mikserinizi kaldırın. Daha sonraki aşamaları bir spatula yardımı ile yapmanız, kabartmış olduğunuz yumurta aklarının kabarıklığını söndürmeden malzemeyi bir araya getirmenize imkan tanıyacaktır."
syf 204... “Yukarıdaki fotoğraflarda anlatılan” diye başlayan cümlede “sayfa 206’ya bakabilirsiniz” yazıyor. Doğrusu “sayfa 198” olmalı.